11 Kasım 2010 Perşembe

NAN

Eskiler ekmeğe nán-ı azîz derlemiş, yani çok değerli nefis ekmek. Nán-ı haram'dan kaçılır, nán-ı helál peşinde koşulurmuş.
Her yaz kardeşimle babaannemi ziyarete Harezm'e giderdik. İşte orda da ekmek pek önemli bir makamı işgal ederdi. Her evde on günde bir ekmek "yapma" günü olurdu. Evin hanımları toplaşır, koca koca taslarda ekmek hamuru mayalanır, yoğrulur ve tandırlarda onlarca ekmek pişirilirdi. Tandırdan çıkan nar gibi nan'lar dasturhonlere (örtülere) sarılır ve bir sonraki 'non yopma' gününe kadar aileyi idare ederdi.
Sabah taze kaynatılmış süte doğranan nanın kokusu en güzel anılarımdan biridir. Geçenlerde annemin evinde Özbekistan'dan getirilmiş 'delgeç' (ekmeğin üzerine delik yapmak için yarayan alet) buldunca, nan yapmaya karar verdim. Tabi gerçek Nan'ın sadece sönük bir taklidi, çünkü Nan hamurturuş (bir önceki ekmekten saklanan parça) ile mayalanır ve tandırda pişer. Ama yinede yapmak istedim, tadı güzel, kahvaltıda bal ve lor ile pek lezettli oldu:)



Malzme:

5 gr yaş maya
0.5 litre süt ( Su da kullanılabilir)
Aldığı kadar un
1 silme kaşığı tuz


  • Maya'yı ılık sütte eritin, un ve tuzu ekleyin. Hamuru 'kulak memesi' yumuşaklığına gelene kadar güzelce yoğurun. Hamur pürüzsüz hale gelmelidir.
  • Hamuru bir kapta üzerini örterek ılık bir yerde yaklaşık iki saat kabarmaya bırakın.
  • Kabaran hamuru bir kez daha hafifçe yoğurduktan sonra hamuru üç parçaya bölün, her parçayı merdaneyle yuvarlak şekilde açın ve üzerini bir çatalla süsleyerek delin.
  • Önceden ısıttığınız 220 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirin.
P.S Ekmekleri tek tek fırına verin (zaten fırın tepsisine sadece tek bir ekmek sığar), ben daha küçük yaptım bu sefer, o yüzden ikişer ikişer fırına verebildim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder